THY ile 99 € ya dünyayı keşfetmeye devam ediyoruz. Bu sefer doğuya, saaatleri 2 saat geriye alarak Tiflis'e gidiyoruz. Tiflis yaklaşık 1.4 milyon nüfüsu ile Gürcistan'ın başşehri. Havaalanı oldukça küçük, hemen dışarı çıkınca şehir merkezine inen 37 nolu halk otobüs şehir merkezine gidiyor. Otobüs fiyatları 0.50 GEL ve bozuk para geçerli.
Kura nehri kıyısına kurulmuş olanTiflis bir günde yürüyerek rahatlıkla
gezilebilir, ama çok yorulmak istemeyenler bizdeki İstanbul Kart benzeri ve otobüs , metro ve teleferikte kullanılan akıllı kartlardan
alabilir.
Başka bir sezonda gitseydim hislerim farklı olur muydu bilmiyorum, ama Tiflis sevdim mi sevmedim açıkçası ben de tam anlamadım. Tüm şehrin dokusuna kiremit bir renk hakim. Evler eski olmakla kalmayıp gerçekten içler acısı durumda, bana çocukluğumun Tarlabaşı evlerini hatırlattı. Neredeyse evden kopup düşecek gibi duran balkonlar, avlularda camdan cama asılmış çamaşırlar...
Tiflis ismini 'Tbili' ılık anlamına gelen kelimeden alıyor, nedeni ise kükürtlü sıcak su kaynaklarının Tiflis'ten geçmesi. Zaten en büyük atraksiyonlardan biri Abano sokağı üzerindeki hamamlar.
Sülfür Banyolarından yukarı nehir boyunca ilerlendiğinde Metehki köprüsü karşınıza çıkar, köprüyü geçince hemen tepede Metehki kilisesi ve Tiflis'in şu anki mevcut yerinde kurulmasını sağlayan Kral Vakhtang Gorgasali heykeli bulunmaktadır. Köprüyü geçmeyip Botanik bahçeleri yönünde ilerler ya da teleferikle tepeye çıkarsanız Narikala kalesinden tüm şehri izleyebilir, Tiflis’in kuruluşunun 1500. yıldönümünde (1958 yılında) Sololaki tepesine dikilmiş Kartlis Deda yada Georgia Ana olarak bilinen alüminyum heykeli görebilirsiniz. Heykelin bir elinde, dost olarak gelenlere ikram etmek için şarap kasesi, diğer elinde ise düşmani niyetle gelenlere çekilmek üzere bir kılıç bulunuyor.
Georgia Ana heykelinin yanındaki merdivenlerden aşağı inince eski şehrin sokaklarında kaybolabilir, soluklanmak belki bir kahve içmek için restaurant, cafe barların bulunduğu Leselidze ve hemen arka paralelindeki Erekle II sokağınında mola verebilirsiniz. Bu sokak aynı zaman Sioni Kilisesi, Gürcü Patrikhanesi ve Tiflis'in ayakta kalan en eski Ortodoks kilisesinin bulunduğu bölge. Şehrin en modern yapılarından Barış köprüsü yine bu sokaktan nehrin diğer tarafına geçişi sağlıyor.
Nehrin tam aksi yönünde ilerlendiğinde ise Özgürlük meydanına varıyoruz. Bu meydan şehrin en hareketli ve meşhur caddesi Rustavelli bulvarının başlangıçı. Müze ve tarihi bina severler sırasıyla Gürcistan Ulusal müzesi, Parlement Binası, Rustavelli Tiyatrosu, Paliashvil Opera ve Tiyatro Binasını görebilir, ayrıca Mariott, Kempinski, Radison SAS Blu gibi beş yıldızlı oteller bu cadde üzerinde.
Gerçek bir Gürcü mutfağını denemek isteyenler Rustavellinin bitiminde solda Alexander Gribedov sokağındaki Pasanauri Restaurantı deneyebilirler. Denediğim ama çok da lezzetli bulmadığım Gürcü yemekleri içerisinde; bohça şeklinde iri ve peynirli mantı Khinkali, genelde dana etinden yapılan ama tavuk, mantar gibi çeşitleri de bulunan bol maydanozlu Kharcho çorbası ve bir tür gözleme benzeri ekşimik peynirli Khachapuri vardı. Bu arada Gürcü şaraplarının da oldukça lezzetli olduğu söyleniyor, denmedim ama havalanından yarı tatlı hem kırmızı hem de beyaz birer şişe şarap aldım. Valizini kargoya vermekten çekinmeyenler şehrin dört bir yanındaki şarap mağazalarında tadıp satın alabilir.
Bu arada hediyelik ne alsam diyenler sokak satıcılarında keçeden yapılmış şallar, oyuncak bez bebek ve hayvanlardan alabilir. Sanat ve resim severler içinde inanılmaz bir cennet Tiflis. Sokak satıcıları dört bir yanda resimlerini sergiliyorlar, ayrıca hergün mü bilemediğim ama cumartesi günü gördüğümüz açık hava resim pazarıda kesinlikle görmeye değerdi. (Otobus #46 - Vantaggorgasali caddesi - Dedeana Parkı civarında)
Tiflis'te görülecek bir başka önemli yapı ise 2004 yılında yapımı tamamlanan ve dünyadaki 3. uzun Doğu Ortodoks katedrali olan Kutsal Üçlü Katedrali diğer adıyla Sameba.
No comments:
Post a Comment